Bülent Arınç’tan Diyanet’in Miras Hutbesine Destek: “Laikliğe Aykırı Değil”

Eski AK Parti milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) eski Başkanı Bülent Arınç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Diyanet İşleri Başkanlığı’nın geçtiğimiz Cuma hutbesinde yer verdiği miras konusuna ilişkin tartışmalara değindi. Arınç, bir kesim vatandaşın “Nasıl olur da İslâm’da miras hukuku anlatılır?” veya “Kadınlar yarım pay mı alacak?” şeklindeki eleştirilerini yersiz bulduğunu belirterek, konuyu hukukî ve tarihî örneklerle açıkladı.

“TCK 163. Madde’den Yargılandım, Beraat Ettim”

Arınç, mesleği gereği yıllarca TCK 163. Madde’den açılan davaları takip ettiğini hatırlatarak, bu maddenin 1991 yılına kadar yürürlükte olduğunu söyledi. 163. Madde’nin, “Lâikliğe aykırı olarak, devletin içtimaî veya iktisadî veya siyasî veya hukukî temel nizamlarını, kısmen de olsa dinî esas ve inançlara uydurmak amacıyla…” ifadeleriyle başladığını aktaran Arınç, o dönemde pek çok dinî görüşün laiklik ihlali kapsamında değerlendirildiğini, kendisinin de bu madde üzerinden yargılanıp mahkûm olduğunu ancak sonrasında beraat ettiğini ifade etti.

Yargıtay’ın 1986 Kararı: “Vaizin Görevidir”

Bülent Arınç, 1986 yılında Yargıtay’ın verdiği önemli bir karara dikkat çekti. Kayseri’de bir vaizin hutbede İslâm’da miras hukukunu anlatması üzerine yapılan şikâyet sonrası yerel mahkemenin ceza verdiğini, ancak Yargıtay’ın bu kararı bozduğunu anlattı.

“Yargıtay, bir vaizin İslâm’da konu olan miras hukukunu anlatmasını vaizin görevi olarak değerlendirdi. Bunun laikliğe aykırı olmadığını, aksine ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu belirtti. Eğer vaiz hutbesinin sonunda, ‘Bu sistem Medenî Kanun’dan daha iyidir, herkes için mecburî olmalıdır’ deseydi işte o zaman laiklik ihlali olurdu” dedi.

“Diyanet’in Görevi Anlatmaktır”

Arınç, günümüzde de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hutbede İslâm’daki miras hukukunu (Feraiz) anlatmasının görev kapsamında olduğunu ifade ederek, “Laikliğe aykırı bir eylem söz konusu değildir” ifadelerini kullandı.

Arınç açıklamasında, Medenî Kanun’un AK Parti döneminde güncellenmeden önce İsviçre’den iktibas edilmiş bir kanunun yürürlükte olduğunu hatırlattı. Bugün dahi, 1926’dan önce vefat eden kişilerin mirası konusunda mirasçılar talepte bulunduğunda Feraiz hükümlerinin uygulanabileceğini söyledi.

“Mahkemeler bu gibi durumlarda yüz yıl öncesinin verasetini bilirkişi yardımıyla uygulamaktadır. Dolayısıyla İslâm’daki miras hukukunun anlatılması laiklik karşıtı değil, bilgilendirme mahiyetindedir” ifadelerini kullandı.

“Diyanet Hedef Alınmamalı”

Arınç, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın toplumu dini ve içtimai konularda aydınlatma görevi bulunduğunu vurgulayarak, “Bu nedenle Diyanet’in hedef alınması son derece yanlıştır. Ben şahsen Diyanet’i topluma ışık tutan çalışmalarından dolayı tebrik ve takdir ediyorum” dedi.

17 Ağustos Mesajı

Açıklamasının sonunda 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’ni de hatırlatan Arınç, şu ifadeleri kullandı:
“Depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten korusun.”